22- Selman-ı Farisi'nin
Fazileti
(:-2255-:) Selman anlatıyor: Babam Pers askerlerinden birinin oğluydu.
Ben de iki çocuk ile beraber kitap okumaya giderdim. Onlar okumaktan dönerken
bir keşişin yanına girerlerdi. Bir defasında ben de onlarla beraber girdim.
Keşiş beni görünce çocuklara:
"Bana beraberinizde
kimseyi getirmeyin demedim mi?" dedi. Ancak keşişin yanına o kadar çok
gidip geldim ki beni o çocuklardan daha fazla sevmeye başladı. Bir defasında
bana:
"Ey Selman! Eğer
ailen sana gecikmene sebep olan kişiyi sorarlarsa (okuldaki) öğretmenin
olduğunu söylersin. Öğretmenin gecikme sebebini sorduğu zaman da sebebin ailen
olduğunu söylersin" dedi.
Yine bana: "Ey
Selman! Ben buradan göçmek istiyorum" deyince: "Ben de
seninleyim" karşılığını verdim. Göçtü ve bir köye yerleşti. Yanına gelip giden
bir kadın vardı. Ölüm vakti geldiğinde:
"Ey Selman! Şurayı
kaz" dedi. Dediği yeri kazıp içinde dirhemler olan bir küp çıkardığımda:
"Küpü kucağıma boşalt" dedi. Dirhemleri göğsüne boşalttım, o
elleriyle göğsüne vurup:
"Keşişin vay
haline" dedi ve öldü. Bunun üzerine ben bir boru çaldım, keşişler ve
rahipler toplanıp onu defne hazırladılar. Ben de bulunan parayı almaya
niyetlendim; ancak Allah beni ondan uzak kıldı. Keşişler ve rahipler yanına
geldiğinde:
"O geride mal
bıraktı" dedim. Köylü gençler hemen atılıp: "Bu, babalarımızın
malıdır. Onun gelirleri vardı" diyerek malı (parayı) aldılar.
Onu defnettiklerinde:
"Ey keşişler topluluğu! Beni bir bilgine gönderiniz ki onunla beraber
olayım" dedim. Keşişler: "Beytü'I-Makdis'e gelen adamdan daha bilgin
birini tanımıyoruz. Eğer şimdi gidersen onun eşeğini Beytü'I-Makdis'in kapısına
bağlı bulursun" dediler. Gittim ve eşeği gördüm, dedikleri şahıs dışarı
çıkana kadar eşeğin yanında oturdum. Ona hikayemi anlattığımda:
"Sana geri dönene
kadar burada otur" dedi ve gitti. Onu bir yıla kadar bir daha görmedim. O,
yılda bir defa aynı ayda Beytü'I-Makdis'e gelirdi. Yine geldiğinde: "Bana
ne yaptın öyle?" dedim.
O: "Sen o zamandan beri burada mısın?"
diye sorunca: "Evet" cevabını verdim. O:
"Yeryüzünde Tihame
topraklarına giden yetimden daha bilgin birini bilmiyorum. Eğer şimdi gidersen
onu bulursun. Onda şu üç şey vardır. O hediyeden yer, sadakadan yemez. Sağ
omzunda yumurta büyüklüğünde rengi teni renginde olan Nebilik mührü vardır.
Eğer şimdi gidersen onu bulursun" dedi.
Bunun üzerine yola
çıktım ve dere tepe aşıp gittim. Araplarla karşılaştım ve beni esir alıp köle
olarak Medine'lilere sattılar. Medine'lilerin Nebiimiz'i Sallallahu Aleyhi ve
Sellem zikrettiklerini işittim. O zamanlar geçinmek çok zordu. Efendimden bir gün
izin istedim, o da verdi. Gittim odun yaptım ve odunu cüzi bir parayla sattım
(yiyecek bir şeyler aldım). Sonra geldim ve bendekileri onun önüne bıraktım.
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem :
"Bu nedir?"
diye sorunca:
"Sadakadır"
cevabını verdim. Bunun üzerine Resaluilah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
ashabına:
"Yiyin"
buyurdu ve kendisi yemedi. Ben: "Bu, birincisidir" dedim.
Bir müddet sonra bir
daha efendimden izin istedim. Yine gittim odun yaptım, odunu öncekinden daha
güzel bir paraya sattım ve yiyecek bir şeyler yaptım. Yine Resulullah
s.a.v.'in yanına gidip yiyecekleri önüne
bıraktım. Resaluilah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
"Bu nedir? "
diye sorunca: "Hediyedir" karşılığını verdim. o: "Allah'ın
adıyla alın ve yiyin" buyurdu ve kendisi de onlarla beraber yedi. Ben
arkasına geçtim. O, hırkasını kaldırınca yumurta büyüklüğündeki Nebilik mührünü
gördüğümde:
"Senin Allah'ın
Resulü olduğuna şahitlik ederim" dedim. o: "Ne oluyor sana?"
diye sorunca durumu ona anlattım ve:
"Ey Allah'ın Resaıü!
Keşiş Cennete girer mi? O senin Nebi olduğunu da söylemişti" dedim.
Resaluilah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
"Cennete ancak
Müslüman kişi girer" buyurunca: "Ey Allah'ın Resulü! Bana senin Nebi
olduğun haberini vermişti" dedim. Resaluilah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
bir daha:
"Cennete ancak
Müslüman kişi girer" buyurdu.'
- - -
Hadisi İbn Hibban,
İhsan 4/3438/252, 253, 9/127, 128 (7080), Beyhaki, Delailu'n-Nübüvve (6/98,
100), Zehebi, Siyer A'lami'n-Nübela (1/507, 513, 532, 534), Ahmed (5/437, 438,
439, 440, 441, 442), Veki', Ahbar el-Kudat (2/187), Taberani, M. el-kebir
4/195, 6/222, 228, 231, 233, 259 (6065, 6066, 6071, 6073, 6076, 6155) Ebu
Nuaym, Hilye (1/90, 93, 195), Hatib, Tarih Bağdad (1/165,169), İbn Hişam,
es-Siretu'n Nebeviyye (1/214, 222), Fesevi, el-Ma'rife ve't-Tarih (3/272, 274)
ve Hakim (3/603, 604)